Merhaba değerli okur; Bugün bazı sorularla karşınızdayım,yorumlarınızı çok merak ediyorum açıkçası. Hayatınızda en az bir kez sevmiş ya da sevilmişsinizdir,peki sizce insan sevdiği için kaç kez ölebilir? Ölümün pençesinden kaç kez kurtulabilir? Yaşamaya nasıl katlanabilir? Bence de çok derin sorular. Aşk,korku,öfke,nefret,intikam... Derin duygular,güçlü karakterler gerektirir. Aşık olmak,onlarca kez ölmeyi göze almayı gerektirir. Belki de aşkın laneti budur;sizi defalarca öldürmesine rağmen ölümsüz de kılması,ölememek. Benim söylediklerim değil bunlar elbette ki. Katılırsınız ya da katılmazsınız orası size kalmış ama The Crow'a göre öyle. Filmin tarihçesine gelecek olursak;The Crow, 1994 yılında Alex Proyas tarafından yönetilen, gotik ve karanlık atmosferiyle dikkat çeken bir film. Film, James O’Barr’ın 1989’da yayımlanan aynı adlı çizgi romanından uyarlanmıştır.ilk filmin yapımı sırasında yaşanan en büyük trajedi, başrol oyuncusu Brandon Lee’nin sette kaza sonucu ölmesi oldu. 31 Mart 1993’te çekimler sırasında yanlış doldurulmuş bir silah nedeniyle vurularak hayatını kaybetti. Bu olay, hem film hem de sinema dünyası için büyük bir şok oldu. Yapımcılar, eksik sahneleri dublörler ve CGI kullanarak tamamladı. Brandon Lee’nin ölümü, filmin kült statüsüne ulaşmasında önemli bir rol oynadı. The Crow; görsel tarzı, karanlık atmosferi ve gotik temalarıyla büyük ilgi gördü ve zamanla bir kült klasik hâline geldi. Film, daha sonra birkaç devam filmi ve bir diziyle genişletilmeye çalışılsa da hiçbiri ilk film kadar başarılı olamadı. Filmi derinlemesine inceleyecek kadar nitelikli bir uzman olduğumu düşünmüyorum fakat bir izleyici olarak ağzımın tadını çok iyi bildiğimi düşünüyorum. The Crow'ın benim için ortalamanın üstü bir film olduğunu ve gerek karanlık atmosferi ile gerek Bill Skarsgård'ın oyunculuğu ile beni eğlendiren ve izlerken keyif aldığım bir yapım olduğunu söyleyebilirim. Hikaye hayatın ağır tuğlaları altında ezilmiş iki insanın birbirleriyle tanışmasıyla,tutunmasıyla başlıyor ve Eric'in verdiği kanlı mücadele ile devam ediyor. "Sana yaptığı şeyi söyleseydi yine de onu sever miydin? " "Sevginin düşmanı nefret değildir, şüphedir. " Dikkatle izleyin,kargalar size doğru yolu gösterecek.

Image placeholder

Bu Bloga Yapılan Yorumlar

Bir Yorum Yazın